5 Haziran 2018 Salı

Kuveyt'e İlk Bakış.

İLK BAKIŞ.

bikaç  gün önce, 30.05.2018 tarihinde geldiğim Kuveyt'te ilk bakışta neler gördüğümü paylaşmak istedim. kuveyt'e türklerin alışması zor gibi, İlk olarak Kuveyt inşaat halinde bir ülke. Etrafınıza baktığınızda yapımı devam eden yollar, binalar, kuleler ilk göreceklerinizden olacaktır. Burada Kuveyt Hükümeti-Türkiye MEB bursiyeri olarak bulunmaktayım. Bu nedenle Kuveyt Üniversitesi'ne bağlı kız yurduna hareket ediyoruz. Yurt كيفان (Kiifân) da. Yollarda bolca lüks araç, son model jeepler görmek mümkün. Kaldığımız yurdun olanakları çok iyi. Edebiyat, İlahiyat ve Eğitim Fakülteleri oldukça yakınımızda.
Bizi yurda götüren şoför Hindistanlı; Arapça-İngilizce karışımı bir dille anlaşıyor bizimle. Yurda geldiğimizde fark ediyoruz ki karşılama birimindeki bayan çalışanlar dışındaki görevlilerin çoğu başka uyruklardan. Mesela, yemekhane çalışanları ağırlıklı olarak Filipinler'den. Neredeyse bütün yemeklere katılan, katılmayanlara da itinayla sinen bir baharat kokusu dikkatimizi çekiyor. Daha önceden farklı Arap ülkelerinde tattığım zahtere benzetsem de tam emin olamıyorum. Umarım kısa sürede alışırız. Başka uyruklardan bahsetmişken yaklaşık üç milyon olan nüfusun, yalnızca bir milyonunun aslen Kuveytli, kalan kısmının başka ülkelerden çalışmaya gelenler olduğunu okumuştum. Hakikaten, dün merkeze gidip Araplarla iletişim kurmasam Arap ülkesinde olduğumu tam hissedemeyecektim.
Dünyanın en değerli para birimlerinden olan Kuveyt Dinarı, on Türk Lirası ediyor. Bir küçüğü ise Fulûs, bin fulûs bir KD'na tekabül ediyor.Tahmin edeceğiniz üzere hayat pahalı. Fakat aynı pahalılığı elektronik cihazlarda görmüyoruz, aksine daha uygun. Bu durum, vergilerin düşük olmasından kaynaklanıyormuş. 
Dikkatimi çeken diğer bir husus da evlerin, binaların dış cephelerinin genel olarak, daha önceden Kastilyalı Isabel'e atıfla Isabel sarısı denildiğini duyduğum sarı renkte olması ve bu renkte taşlar kullanılması. Muhtemelen çöl veya kum fırtınaları sebebiyle oluşacak tozları kaldırması için bu renk tercih ediliyor. 
Kuveyt'te bayanların durumuna bakacak olursak, genel olarak siyah renkte feraceler tercih ediyorlar. Şunu da ifade etmeliyim ki karşılaştığım bayan Arap öğrencilerin çoğu Ummanlı. Yurt çalışanlarımızdan biri bayanların otobüslere binmesinin yasak olduğunu belirtti. Zaten sokaklarda toplu taşıma araçlarına nadiren rastlıyoruz. Ayrıca bayan şoförlere de sık rastlamak mümkün. 
Bunlara ek olarak hava sıcaklığı çok yüksek olmasına rağmen tüm kapalı alanlardaki klima sistemleri oldukça iyi. Yalnız içeride neredeyse üşüyecek olup dışarı adım attığımızda yüksek bir sıcaklıkla karşılaşmak oldukça ilginç. Bu nedenle kapalı alanlarda hırka giymeyi tercih ediyoruz.
Kuveyt'ten aktaracaklarım şimdilik bu kadar. Karşılaştığım ilginç kültürel desenleri aktarmaya devam etmeyi düşünüyorum. Umarım ziyaret etmeyi düşünen ve ilgilenenler için faydalı olur.

Çok Sevdiğim Arkadaşım Ayşe'den Kuveyt Anıları.

MERHABA BEN AYŞE.

İki ayda Kuveyt'te neler gördüm, Kuveyt Türk ilişkilerini anlatmaya calısacagım, kulağıma neler çalındı ve neler öğrendim? Buyurun burada:

Kuveyt, vatandaşlarına oldukça ayrıcalıklar tanıyan bir ülke. Mesela, Kuveyt vatandaşı bir erkeğin evlendiğinde aylık çok cüz'î miktarlar ödeyerek bir ev sahibi olması sağlanıyor. Kuveyt vatandaşı olmak ise öyle kolay değil. Bir erkek sonradan Kuveyt vatandaşı olamıyor. Bundan mıdır bilmem, Kuveyt için Haliç’in Yahudileri ifadesi kullanılıyormuş. Kuveytli bir akademisyenin yalancısıyım. Kuveytli bayanların yabancı bir erkekle evlenilmesi hoş görülmüyor. Evlendi diyelim, Kuveyt vatandaşlığından çıkarılıyor. Burada boşanma oranının yüksek olduğunu duydum. Fakat boşanma vuku bulursa, Kuveyt kanunları kadınlardan yana. Örneğin, evin neredeyse tamamı bayanın oluyor. Çocuklar bayana verilip, erkeğin aylık belli bir meblağ ödemesi sağlanıyor. Ayrıca erkek, bayan için araba, şoför ve yardımcı sağlamak zorunda tutuluyor. Hatta burada şöyle bir söz varmış: من يتزوج من كويتية، كمن يحمل صليبه (Ha Kuveytli bir bayanla evlenmişsin, ha ölümüne yürümüşsün). Bu arada zengin tabakadan Kuveytli aileleri dışarıdan gözlemlediğimizde, yanlarında çoğunluğu uzak doğulu çocuk bakıcılarını, yardımcılarını görüyoruz. İş üniformalarıyla onları fark etmek zor değil. 
Aslında kuveyt'te tatil yapmakta o kadar zor bir iş değil.

Kuveyt temiz bir ülke. Özellikle halka açık alanlardaki, üniversitelerdeki lavabolar oldukça sağlığa uygun. Her lavaboda havlu kağıt, sabun bulabilirsiniz. Ayrıca neredeyse hepsinde temizlikten sorumlu görevliler hazır bulunmakta. 
Kerem ve cömertlik Arap insanının en öne çıkan özelliği. Arap edebiyatına aşina olup da Hâtem et-Tâî’yi duymayan pek azdır sanırım. Üniversitedeki hocamızın “Burada istediğiniz bir evin kapısını çalın, geri çevirmezler" demesi üzerine bir gün abdest almak için mekan arayışları hüsrana uğramış dört kız arkadaş şöyle gösterişli mi gösterişli bir evin kapısını çalıyoruz. Kapıyı açan yardımcı “Madam! Madam!” diyerek ev sahibesini çağırıyor. Madam gelince durumu anlatıyoruz ve muvaffak oluyoruz. Abdest alıp, namaz kıldıktan sonra cömert ev sahibesinin ikramlarını tadıp şoförünün bizi gideceğimiz yere bırakma teklifini geri çevirerek evden ayrılıyoruz. Bu arada dikkatimizi çeken bir durum oluyor. Okuldan eve gelen çocuklar annelerinin başını öpüyor. Bu, kültürde saygı ifadesiymiş.
 
Kuveyt’in dünya politikasındaki duruşuna kısaca değinecek olursam, Kuveytli akademisyen, küçük bir ülke olduklarını, gözlerin petrolden dolayı zaten onların üzerinde olduğunu ve dünyadaki politik dengeler hususunda ortada durmayı tercih ettiklerini dile getiriyor. Kuveyt'te Millet Meclisinin önünde yer alan ve Sâhatu’l-İrâde denilen alanda insanlar, Emir hakkında olumlu veya olumsuz konuşmamak kaydıyla eleştirilerini mikrofonla dile getirebiliyormuş. 
Kuveyt'te kış gelince, ara tatilde çöle gidiliyor. Kimi ailelerin çadırları var ve oralarda sahra hayatının tadını çıkarıyorlar. Ayrıca buraya geldiğimizden beri iki kere kum fırtınasına tanık olduk. Çığırından çıkan rüzgar, kumları öfkelendiriyor ve sonrasında toza toprağa bulanan şehri tatlı bir yağmur yıkıyor. Yağmurun yağması çöl hayatının da güzel geçeceğinin habercisiymiş. Yağmur yağınca çölde mantara benzeyen, toplaması, yemesinden daha lezzetli bir bitki çıkıyormuş.
Genel olarak erkek ve bayan öğrenciler ayrı eğitim görüyor. Kütüphanelerde çalışma salonları, üniversitede servis beklerken oturmak için yapılmış istirahat salonları ayrı.
Kuveyt Dinar'ı TL 'den değerli tabiki :(.
Biraz da erkeklerin geleneksel kıyafeti dişdâşeden bahsedeyim. Dişdâşe, uzun fistanlara verilen isim. Bu arada beyazın farklı tonlarının yanı sıra, farklı renklerde dişdâşeler de bulunuyor. Baştaki beyaz örtüye ise gutra (غترة) deniliyor. En ilginç olan ise ikâl (عقال), beyaz örtüyü sabitlemek için başa giydirilen siyah çember. عقل kökünün “bağlamak” anlamı taşıdığı, hatta akıl kelimesinin de insanı mantıksız eylemlerden alıkoyan anlamıyla bu kökten türediği ve daha eski anlamıyla develerin ayaklarına bağlanan bağ anlamı taşıdığı malum. Erkeklerin özel günlerde giydikleri; sarı, siyah farklı renkleri mevcut olan dış kıyafet olan aba ise bişt olarak isimlendiriliyor.
kuveyt gezi için o kadar da iyi bir yer sayılmaz aslınd :).
Kuveyt'te son gelişmelere vâkıf olmak isterseniz aile divânelerine katılmanız öneriliyor. Bu divâniyelerde ailedeki gençlerin yapacağı işler vb. birçok aile meselesi konuşuluyor. Bayan divâniyeleri de mevcut ama erkeklerinki kadar yaygın değil. Benim de henüz katılma fırsatım olmadı. Taziye için de divaneler toplanıyor ve cenaze sahipleri sağ başta ayakta durarak taziyeleri kabul ediyor.
Son olarak Kuveyt lehçesine dair heybende ne var diye soracak olursanız, Arap alfabesinde olmayan ç sesi, burada oldukça yaygın ve genelde kef harfi yerine kullanılıyor; çidi هكذا, işlooneçكيف حالكِ؟ & أي لون أنت؟ , hayyaçe Allah حياكِ الله, semeç سمك, ebçî أبكي, çem كم؟, sîç صدق؟.

Şimdilik bu kadar, Haliç'ten selamlarımla.

Kuveyt'teki kız kardeşim Asu.

MERHABA BEN ASU.

Gülücüklü şövalyem “Ortadoğu’ya el atma vakti geldi” yazmış.
Bense “karanlıklara gidiyorum” yazmıştım...
Kuveyt’e doğru yola çıkıyoruz.
Yardımsever şövalyem bizi karşılıyor.
Gitmeden önce demişlerdi ki:
 - Sakın IŞİD’e falan katılayım deme!
 - Yedi deveye karşılık verdik kız seni!
 - Gitmişken bir şeyh bul da gel!
 - A-a büyükelçi, benim arkadaşım!
Gidince gördüm / duydum / bildim ki:
- Sokak köpekleri yok. (Devlet sınır dışı etmiş).
- Devlete vergi ödemek yok. (10 kazanıyorsan eline 6 geçmiyor.)
- Yarım litrelik pet şişe su 5 TL; Türk hamamı 500 TL. (Su değerli.)
- Taksici iki kat fazla maliyet çıkardı. (Demek sadece Türkiye’de olmuyormuş bu.)
- İklim çöl. (Klimaaaaa...)
- Dansöz yok! (Bu benim için mühim bir hadise!..)
- Jumeirah Messilah Beach Hotel & Spa Kuwait’in tuvaletinde mescit/namaz odası var. (Havaalanındaki ve AVM’lerdeki tuvaletlerde de bu böyle...)
- Ülkenin sembolü Kuwait Towers.
- En büyük eğlence AVM’ler... (Yürüyüş yapmak için oraya gidiliyor; çünkü dışarısı çöl sıcağı...)
- Çarşaflı kadınların parlak kırmızı ojeleri var. (Bir de sürmeli iri gözleri...)
- İçki yasak. (Hiç zevkli değil ama alkolsüz mohito içebilirsiniz.)
- Çöl partileri varmış. Orayı polis basıyormuş. Denen o ki “vasıtan” varsa -yani arkan sağlamsa- dokunmuyorlarmış.
- Kadın ve erkek evli değilse birlikte yaşayamıyor. (“Kızlı erkekli” evlere son gelmiş yani burada... Otelde de, misal, sevgilinizle kalamıyorsunuz. Bim bam bom!)
- Resmi dil olmamasına rağmen ilkokuldan itibaren eğitim İngilizce. (Bu sebepledir ki veletler cik cik İngilizce konuşuyor.)
- The Cheescake Factory, IHOP gibi ABD kökenli yemek endüstrisi çok yaygın. (Sömürgecilik vs. diyorlar. Kalan izler... Bir şeyler bir şeyler...)
- Palmiyeler yer yer ülkenin belli noktalarına adeta serpiştirilmiş...
- Binaların hemen hepsi çöl renginde.
- Full depo benzin 2,5 dinar yani 25 TL! (Araba işlerinden hiç anlamam ama not aldım pampa; Mitsubishi Jeep 56 bin TL dediler.)
.

- Hizmet sektöründe Kuveytliler çalışmıyor! (Filipinli, Hintli, Bangladeşli arkadaşlar onların yerine çimen suluyor, kum taşıyor, tuvaletlerde görevlendiriliyor ya da şoförlük yapıyor. Karşılığında ayda 200 Euro alıyorlar. Bu rakamı defalarca sordum. “Evet, evet o kadar sadece” diye aynı cevabı alıp durdum ikna olamadıkça... Dengesiz dünya düzeni (!) canımı çok sıkıyor!)
- Dilenci yok...
- Ezan sesi duymadım. (Güzelim camiler var ama ilginçtir ki duymadım hiç ezan sesi...)
- Türkiye’den -kadın ve erkek- yolculuğa çıkıyorsanız evrakta erkek için “lead adult” yazıyor. (Kadın için sadece “adult” yazmışlar. “Yöneten yetişkin erkek” ile sadece “yetişkin olan kadın” anlamında... Lead adult & adult)
- Çocuklar için ayrı kuaförler kurulmuş.
- Bebek bakıcılığı yapan işçiler, evde ve sokakta tek tip kıyafet ile geziyor. (Pembe, mavi, toprak renginde... Üniformaları problemli buluyorum. Bir tür damgalama mekanizması...)
- En boncuklu Manolo Blahnik ayakkabı serisini bu ülkede gördüm. (Ya da en süslü / taşlı demeliyim.)
- Türkiye’deki markalardan Çilek -mobilya-, Köşebaşı -restoran- ve Mado -dondurma/tatlı- ile karşılaştım. (Yemek sektörü çok gelişmiş, belki ondan. Dışarıda yapılacak şeyler az olduğu için ev içi dekorasyon mağazası da bu sebeple yatırım yapmış olabilir.)
- Parkta namaz kılan erkekler var. (Az ileride de gitar çalıyorlar. Üç adım sonra da nargile insanları ile karşılaşıyorsunuz.)
- Toplu taşıma diye bir şey neredeyse yok! (İşçiler şehirde dolaşamıyor. Bu şehir-devletin 1/3’ü Kuveytli. Kalanı da onlara hizmet eden işçilerden oluşuyor. Kuveytlilerin zaten kamyon büyüklüğünde çeşit çeşit arabaları var. Artık gerisini işçiler düşünsün değil mi? Biz hep taksiye binmek zorunda kaldık. Maliyet de, mesafe de fazlaydı.)
- İkişer erkeği, farklı zaman dilimlerinde el ele yürürken gördüm. (Yer yer Türkiye'de de tanık olunan, doğu kültürlerine özgü bir görüntü denebilir, ama çok queer bir görüntüydü. Belki öyle yaşıyorlar, belki de değil, bildiğim / gördüğüm tek şey bu kişilerin el ele yürüdükleri...)
- Piyasa mekân, dizi dizi cafelerden oluşuyor. Müzik var. (Gece 23.00 gibi civarda süzülen niqablı hanımlar da mevcut. “Naim Süleymanoğlu kasları”na sahip gençler ve bir de onların “Cumartesi gecesi oldu, ortamlara akıyoruz abi” diyen motorsikletleri...)
- Kuveyt’in kısaltması Q8. (Q+Eight=Kuveyt)

-Kuveyt Yaşamını kısaca anlattım işte.

-Kuveyt'e Tatile gelmeden önce 2 kere düşünülmeli :/.
- Q8books.com adresinde ikinci el kitaplar satılıyor. (Tüm Kuveyt yolculuğumda sadece bir kitapçı gördüm. O da alışveriş merkezindeydi. Sitede seksle ilgili kitaplar da var. Denen o ki -pek okumadıkları için- sansüre gerek kalmamış.)
- Türk kahvesine öğütülmüş kakule ekliyorlar. (Ve bunu mönüde belirtmiyorlar.)
- 1 dinarı 10 ile çarparsanız TL karşılığına ulaşıyorsunuz. (En pahalı para birimi bu, diyorlar dostum!)
Gift shop yok. (Turistin bırakacağı paraya ihtiyaç yok çünkü. Her şey mal mülk, her şey petrol!)
- Müze de yok. (Neyse ki sinemaya gittik de içinde Field Museum Chicago’yu gördüm.)

- Kuveytlilerin pek çoğunun İstanbul’da evi varmış.

-Kuveyt gezi'lerine katılarak hakkında çok şey ögrenebilirsiniz.
- Spa sektörü gelişmiş. (Gece hayatı olmayınca böyle oluyor sanki.)
- Ghanim ailesi var. (Sabancı gibi, Koç gibi bir aile oluyor kendileri.)
- Avukat, doktor tabelaları yok binalarda. Tipografik oyunlar oldukça az. Arapça yazılar görmek değişik, mutlu bir his... Yani, Avrupa ziyaretlerimden sonra...)
- Şam fıstıklı pop corn var. (Ben sevmedim.)
- Devlet, evlenen erkeğe ev veriyor. Bir de, çocuk doğurdukça para alıyor aileler. (Çalışmadan gelecek garanti altında. Eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsiz.)
- Rivayete göre alışveriş merkezleri kendini döndürmüyor. (Ancak devlet, halkı görgülensin diye mevcut mekânları kolluyor. Sosyal kalkınmanın böylesi...)
- Dünya petrol rezervlerinin yüzde 10’una sahip olduklarını söylememe gerek var mı? (Bakınız: Saddam Hüseyin Kuveyt'i yutunca patlayan Körfez Savaşı…)
- Ev işlerinde çalıştırılan kadınların, bazı işverenler tarafından tecavüze uğradığını, pasaportlarına el konduğunu ve bazılarının intihar ettiklerini duydum. (Buna üzüldüğümde “Niye şaşırıyorsun ki? Türkiye’de de öyle! Her yerde böyle” diyenler oldu!)
- Yeni birileri ile tanışmak çok zor. (Temas alanı az. Yuppi ki, diğer arkadaşların yanında bir de İtalyan sosyal bilimci ile tanıştım. Bu, beni nasıl rahatlattı anlatamam. Ve fakat “Soru sordurup zihin mıncıklatan felsefe” birikimini paylaşmak yerine “güzel yazı yazmanın püf noktaları” gibi derslerle donatılmış etraf. Öyle söyledi. “Neden buraya geldin?” diye sordum. “Para” dedi.)

Annemin Kuveyt keşfi

Körfez'de bir şehir-devlet: Kuveyt
Körfez'de bir şehir-devlet: Kuveyt

Öncelikle belirteyimki kuveyt türk'ler için yaşaması kolay bir yer değil. En güzeli şu ki, anneciğim, duvardaki haritaya tırmanıp Kuveyt’in yerine bakmış, ben yolculuğa çıkmadan önce... Parmağını harita üzerinde usulca gezidirip -sandalye tepesinde- bulmuş yerini...
Yardımsever şövalyem Kuveyt’i çok seviyor. Oraya “ikinci vatanım” diyor. Kuveytliler de Türkiye’yi çok seviyor. Ben de seviyorum hepimizi... (Genellemeleri problemli buluyorum ama bozmayın, şu an sevgi böceği olma vakti galiba..)
Gülücüklü şövalyemle geldiğimiz gibi gidiyoruz, kuş misali...
Şimdi yüzümü hangi yöne çevirsem? Işığın yükseldiği doğuya... Daha da doğuya... Hatta belki biraz kıyılara... Sonra da daha ötelere ve onların berilerine...